bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      olması gerekendir. tabii, şimdi böyle dedik diye herkes bir ağızdan, "yav böyle bir şey olabilir mi?" ya da, "böyle bir dünya olsun, herkes birbirini keser, öldürür, yağmalar" vb. diyecek. ama inanın bana, tüm bu dediklerinizi zaten devletler yapıyor. hele bir eline düşmeyegörün, devlet ananızı siker. kaba tabir söyledim, lütfen kusura bakmayın. bir gün bu dediğim yaşanacak. bu ne zaman olur, bilmiyorum ama. çünkü artık tüm bu saydıklarım sadece ve sadece yoksulları kapsayan etkenler. bir zengin için paranın, sınırların ve kanunların ne hükmü var? hatta hepsi sadece ona hizmet ediyor. devlet sponsorluğunda tabii. bir gün bu gerçekleşecek. ne zaman olur, bilmiyorum ama. şöyle düşünün; bundan 200 ya da 300 yıl önce insanlara bir gün krallar ya da padişahlar gidecek, insanlar seçim yaparak birilerini başa getirecek deseydiniz, gülmekten ölürlerdi. her şey, zaman ve imkan meselesi. bir de altyapı. toplumun ince ince işlenmesi. tabii, bir şeye maruz kalmak en etkili öğrenme şeklidir ama insanlık öyle bir zehirlenmiş durumda ki, iyileşmesi epey bir zaman alacak gibi. her neyse, bir gün bu saydıklarımız gerçekleşecek. umarım o gün yakındır ve gerçekten orta ve alt tabakanın arzu ettiği şekilde olur. diğer türlü, sıkıntı büyük. (bkz: anarşizm) *** bu arada, bir ekleme yapayım; çoğu insan kanun kısmına takılıyor ama kanun meselesinde önemli olan, mağdurun karar vermesi. onun adına devletin değil. yani, mağdur kişi kendisini mağdur edeni ister affeder, ister aynı şekilde davranır. ona kalmış. toplumsa bu durumda hakem rolünde olacak. fikrine ve vicdanına güvenilen insanlarsa önder. bakın, lider değil, önder. bir ekleme daha yapayım; şimdi paranın ve sınırın olmadığı bir dünya dedim diye birçok insanın kafası karışacak ama inanın bana, para artık dijital rakamlardan ibaret ve 1971 yılından beri hepsi öylesine basılıyor. yani, altın olarak zerre karşılığı yok. sınırlarsa sadece ve sadece zenginleri yoksullardan korumak için var. devlet mi? onunsa, özellikle türkiye gibi ülkelerde her gün neler yaptığını çok iyi görüyoruz. sakın bana, "devletle hükümet aynı şey değildir" demeyin, kalbinizi kırarım. neyse işte. bir gün; sınırların, devletlerin, kanunların ve paranın olmadığı bir dünyada görüşmek ümidiyle. *** bir ekleme daha yapayım; ekşi sözlük'te bir arkadaş, devletsiz anarşist bir dünya hayali başlığına (ki ben bu başlığı görüp daha genişleterek bizim sözlükte açtım)fernando pessoa'nın anarşist banker adlı kitabından nefis alıntılar yapmış, onu şuraya ekleyeyim; "sonuç olarak doğa'nın adaletsizliklerini bir yana bırakabiliriz, çünkü bunlardan kaçamayız. ama toplumdan ve toplumsal uzlaşmalardan kaynaklanan adaletsizliklerden kaçınmaya niçin çalışmayalım?" "bir insanın yetenek, güç, enerji gibi doğa'dan aldığı yetilerle benden üstün olmasını kabul ederim (zaten mecburum kabul etmeye!) ama annesinin karnından çıktığında sahip olmadığı, ama mutlu bir rastlantı sonucu burnunu dışarı çıkarır çıkarmaz gökten zembille inen zenginlik, toplumsal konum, rahat yaşam gibi sonradan edinilen niteliklerle benden üstün olmasını kabullenemem. benim o dönemki anarşizmim bu isyandan doğdu." "büyük kötülük, daha doğrusu tek kötülük, doğal gerçekliklere gelip yapışan toplumsal uzlaşma ve kurgulardır." "aileden paraya, dinden devlete kadar hepsini... insan, ya erkek doğar ya da kadın. demek istediğim, insan yetişkin olduğunda erkek ya da kadın olmak üzere doğar; doğal olarak, bir eş olmak için, zengin ya da yoksul olmak için doğmaz, hele katolik ya da proteston olmak, ingiliz ya da portekizli olmak için hiç doğmaz. toplumsal kurgular sayesinde şu ya da bu olunur. peki ya bu toplumsal kurgular neden kötüdür? çünkü bunlar kurgudur, doğal değillerdir." "dolayısıyla, istisnasız tüm kurguların ortadan kaldırılmasını hedefleyen saf anarşist sistemden başka her sistem, tüm diğer sistemler birer kurgudur." "tüm enerjimizi, tüm çabamızı, tüm zekamızı, bir toplumsal kurgunun yerine bir diğerini yerleştirmeye ya da yerleştirme çabasına adamak bir saçmalıktır, hatta bir suçtur, çünkü bu, toplumu olduğu gibi bırakmayı açıktan açığa hedefleyerek toplumsal bir kargaşa yaratmaktır." "madem insandaki doğalı ezen ve bastıran toplumsal kurguları adaletsiz buluyoruz, o halde niçin enerjimizi, bu kurguların yerine başkalarını koymakta kullanıyoruz? aynı enerjisi bu kurguların tümünü yok etmekte kullanabiliriz." "şu iki şeyden biri doğrudur: ya doğal olanı toplumsal düzlemde gerçekleştirebiliriz ya da gerçekleştiremeyiz; başka bir deyişle toplum ya doğal olabilir ya da özü bakımından kurgudur ve hiçbir durumda doğal olamaz." "peki ya en doğal kurgu hangisidir? hiçbiri doğal değildir, çünkü kurgudur. mevcut durumda en doğalı, hangisi en doğal görülüyor, hissediliyor ise odur. peki bu hangisidir? eh, zaten alışkın olduğumuz kurgudur bu. (anlıyor musunuz: doğal olan şey, içgüdüden kaynaklanandır; içgüdü yoksa içgüdüye en fazla benzeyen şey alışkanlıktır. sigara içmenin doğal hiçbir yanı yoktur, içgüdüsel bir ihtiyaç değildir ama eğer alışkanlık edinilirse sigara içmek, gerçekten içgüdüsel bir ihtiyaç olarak hissedilen doğal bir edim olur.)" "ya doğal toplumu olanaklı görürüz ve anarşizm yandaşıyızdır ya da olanaksız görürüz; işte o zaman da burjuva sisteminin yandaşı oluruz. ara çözüm yoktur." entry linki için; https://eksisozluk.com/entry/129538166
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      İlk bakışta güzel görünse de saçma olandır. İnsan bencildir, kanunlarla kontrol altına alınmalıdır.
      0bencil olan insan, bencil olan insanın yazdığı kanunlarla kontrol altına alınmalı. evet evet. - neyse ne 29.10.2021 04:04:14 |#4266835
      6Tam olarak doğru tanım değil, kanunlar bencil olsaydı zaten kabullenmesi mümkün olmazdı. Yani olması gereken bu, burada bazen böyle işlemiyor olabilir durumlar gkskgkskfkd - bilemiyorumkiss 29.10.2021 04:09:42 |#4266836
      1yalan ne kadar büyük olursa inanması o kadar kolay olur demişler. boşuna dememişler. xd. - neyse ne 29.10.2021 04:10:39 |#4266837
      butun yorumlari goster (6)
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ursula K. Le Guin'in mülksüzler romanındaki Anarrestir. Okumamış olanlara şiddetle tavsiye edilir. (bkz: the dispossessed)